“İNSANSIZ HAVA ARAÇLARINDA DÜNYANIN İLK 3-4 ÜLKESİ ARASINDAYIZ”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararlı liderliğinde yürütülen “Milli Teknoloji Hamlesi” yaklaşımıyla bugün ileri teknolojileri kendi imkan ve kabiliyetiyle geliştirip üretebilen bir noktaya ulaştıklarını anlatan Yılmaz, Türkiye’nin Küresel Yenilik Endeksi sıralamasında son 11 yılda 31 basamak yükseldiğini, üst orta gelir grubunda en yenilikçi üçüncü ülke olduğunu, 2024-2028 dönemini kapsayan 12. Kalkınma Planı’ndaki hedeflerden birinin de Küresel Yenilik Endeksi’nde ilk 10 ülke arasında yer almak olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, savunma sanayisinde karşılaştıkları tüm engellere, gizli-açık pek çok ambargoya rağmen nereden nereye gelindiğini ihracatçıların çok iyi bildiğine dikkati çekerek, şunları belirtti:
“Yüzde 80’leri bulan dışa bağımlılığımızı yüzde 20’lere kadar düşürdük. İnsansız hava araçlarında dünyanın ilk 3-4 ülkesi arasındayız. İHA ve SİHA satış sayısında ise zirvede en fazla satış, ihracat yapan ülke olarak Türkiye olarak biz yer alıyoruz. Geçen yıl bu alanda dünya genelinde satışların yüzde 65’ini ülkemiz tek başına gerçekleştirdi. İnsansız hava sistemlerindeki başarımızı, sektörün diğer alanlarına teşmil etmek için yoğun çaba harcıyoruz. İnşallah füze, roket, hava savunma sistemleri, elektronik harp sistemleri, gemi ve denizaltı teknolojisi ile savaş uçaklarında da benzer gurur verici başarılara imza atacağız.”
Bölgede yaşanan gelişmelere değinen Yılmaz, uluslararası kurumlara, hukuka ve ahlaki değerlere güvenin çok zayıfladığını, Gazze’de yaşananların Türkiye’nin kendi ayakları üzerinde çok güçlü bir şekilde durması gerektiğini gösterdiğini anlattı.
“BURADA TEK BİR KURUŞ BİLE BÜTÇEYE GİTMEYECEK”
Yılmaz, ekonomi ile teknolojiyle, her alandaki başarılarla ülkeyi geleceğe hem daha müreffeh hem daha güvenli taşımak durumunda olduklarının altını çizerek, Savunma Sanayii Destekleme Fonu için katılma payı alınmasına ilişkin düzenlemeyi içeren teklifin TBMM’ye sunulmasıyla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bu kapsamda Meclis’imize bir paket teklif edilmiş durumda. Özellikle Savunma Sanayii Fonu’na destek amaçlı bir paket. Burada tek bir kuruş bile bütçeye gitmeyecek. Bu son pakette ortaya konan tüm unsurlar savunma sanayiini güçlendirmeye dönük olarak bu alandaki çalışmalarımıza tahsis edilecek. Çelik Kubbe projemizden diğer kritik teknolojilere kadar bu alandaki varlığımızı daha da güçlendireceğiz. Bölgemizde yaşananlar son 20 yılda bu alanda yaptıklarımızın ne kadar kıymetli olduğunu, ne kadar doğru kararlar verildiğini göstermektedir. Burada bir Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak değil Türkiye Cumhuriyeti’nin bir vatandaşı olarak ortaya koyduğu sağlam irade, savunma sanayiinde bizi taşıdığı bu nokta için Sayın Cumhurbaşkanımıza şükranlarımı sunuyorum.”
Yılmaz, haksız eleştirilere ve örtülü sabotaj girişimlerine rağmen attıkları bu adımların ne kadar mühim, ülke açısından ne kadar stratejik hamleler olduğunu etraflarına baktıklarında daha iyi anladıklarını ifade ederek, “Birileri ısrarla kabul etmek istemese de caydırıcılığını artırmak, Türkiye için bir tercih değil mecburiyettir. Şayet 85 milyon olarak vatanımızda gönül huzuruyla yaşamak istiyorsak ekonomide, ticarette, savunmada, teknolojide, inovasyonda güçlü olmak dışında bir seçeneğimiz bulunmuyor.” dedi.
Koronavirüs salgınıyla başlayan, bölgesel çatışmalarla iyice bozulan küresel ekonomik görünümde belirgin bir iyileşmenin henüz yaşanmadığını, en büyük ihracat pazarı olan Avrupa Birliği’nde sıkıntıların halen devam ettiğini ifade eden Yılmaz, “Örneğin son 5 yılda dünya ekonomisi ortalama yüzde 2,7 büyürken, Avrupa Birliği’nde bu oran sadece yüzde 1,4 oldu. Bunun özellikle siz ihracatçılarımızı zorladığının farkındayız. İhracatçılarımızdan yükselen taleplere kulaklarımızı tıkamıyoruz. Tam aksine ihracatı en önemli performans göstergesi olarak görüyoruz. Ekonomi programımızda bozulmaya yol açmadan beklentilerinizi imkanlar dahlinde karşılıyoruz, imkanlarımızı sonuna kadar zorlayarak karşılamaya da gayret edeceğiz.” diye konuştu.
Dış talebin azaldığı bir yerde ihracatta verimlilik ve inovasyonın daha fazla önem kazandığına, ekonomi programını uygularken meselenin bu yönüne özellikle dikkat ettiklerine işaret eden Yılmaz, sadece para ve maliye politikalarından oluşan bir program olmadığını, çeşitli sektörlerde yapısal dönüşümü öngören bir programı hayata geçirdiklerini söyledi.